4 Kasım 2014 Salı

ÜÇ HARF KALP HARP



Hayatın uzmanı olmaz üstat! O elini “cıs diye uyarıldığın” sobaya değdirirsin illa ki. Soba hayatın suretidir, elini uzatıp sıcaklıkla tanışırsın.  Canının en çok yandığı şeyden başlarsın nefes almaya. Yıllardan dem almış olanlar, hayata yeni başlayan bizleri nush ile uslandırmak için ederler tekdir. Tekdirin sağlaması kötektir. Köteğin babasını atan sana hayattır. Hayata tosladığında benliğindir en mahremin. Nereye kadar saklayacaksın dünyadaki sen olmaklığını... Tabiatın başına gelen bir gün senin de başına gelecek. Bir zamanlar onun da üzerini örten bitki örtüsü yalnızlıktan ibaretti ta ki bir Galilée,  bir Copernic,  bir Newton gelene kadar. Sen kendini tanıdığını sanırken biri çıkagelir kimsin sen şüphesiz sen sen değilsin der. Sen uyurken birkaç adım ötende aksırır, çıkardığı ses yüzünden uyanırsın birden. Daha önce net gördüğün burnunun ucunu göremez olursun. Artık yeni ufkun, burnunun ucunun ötesidir.

Yeni bir adım atman kaçınılmazdır… Birine, bir şeye, herhangi bir zamana, herhangi bir yere. Hangi tecrübe seni yeniye elini uzatmanı engelleyebilir. Eskinin izleri içinde bir soba gibi tütse de zihnini bunaltıcı dumanlarla kaplayıp seni zehirlese de canına yandığım o kalp yok o kalp, belleğin delik deşik süzgecini tıkar. “Dur la iki dakika! Nefes, ateşle divane olacaksa; sonu viraneye dönse kaç yazar ” der. Mantığa da bir açıklama yapıp kısa süreli devre dışı bırakması lazım ya, bizim bu yaman kalp der ki: Ay’ın olmadığı yerde gecenin ışığı olmaz, gece aydınlatmazsa Deniz’i bile göremezsin koskoca bir karanlık ama o dalga sesi var ya; işte bir tek o Deniz’i hatırlatır. Doğa bedenimiz gibi bütün dalga sesi olmadan deniz anlamsız, bülbül ötmeden gül anlamsız, gök gürültüsüz yağmur anlamsız, müziksiz ruh anlamsız, aşksız kalp anlamsız.  Kalp, mantığa döner : “Kırk yılda bir seyran edeyim dedim onda da Ay’ı sabahtan doğurma lütfen” der. Mantık : “Eyvallah ama sana bir gözlemimi anlatmak istiyorum” der. Birçok insan gördüm buna defalarca kendimi de ekleyebilirim. Âşıksan her duygunun, her güzelliğin "en" seviyesini hissedersin. Hep muhteşem anlar yakalarsın. Kısa bile olsa aşk mükemmellikle, eşsiz anlarla dolu bir kokteyl gibi. Sen hiç bir zamanlar âşık oldum ama çok boktan bir his diyenle karşılaştın mı? O anlar herkesin zihninde hep güzel canlanır.  Suratta saçma bir tebessüm belirir. Herkeste aynı etkiyi bırakıyorsa bu meret o zaman aşk sıradandı mantığı üryan bırakandı. Ne garip insan mutlak ve homojen değil, çelişkili karanlık ve hoyrat bir varlık ama demek ki hisler çoğulu tekilleştirmeye yetebiliyor. Âşıksam sıradanım gel gör ki bunu fark etmeyecek kadar da hürüm. Ama şunun da farkındayım kaç kere mantığımı üryan bırakıp kalbimi giydirdiysem yolun sonunda elimde tek teselli eden kaldı. Bende onun heykelini yapmaya karar verdim. Altına da şöyle yazmak isterim. Böğründen küt küt diye bir ses mi duydun yara bandını hazırla Tik Tak Tik Tak teselli edene saygılar...
 
 NOT: SEN İSTİYOR TAVUKÇUYA GİTMEK O ZAMAN GÖSTERECEK TAKVİM 29 ARALIK