2 Haziran 2021 Çarşamba

Berceste

 

   

    Eylül’ün gelmesini istediğim gibi seni bekliyordum. Yıldızları saymışlığım kadar seni görmemişliğim var.  Oysa yeni keşfedilecek bir yabancı gibi de değildin? Birbirimize baktığımızda evimizi gördüğümüz iki yabancıydık. Adını aramadığımız belki de şimdiye kadar hiç tecrübe etmediğimiz bir şey. Görmek, dokunmak, hissetmek ve dahi duyabilmenin bile ötesinde bir başka duyusun. O kadar girift hislerin arasından yırtık pırtık kaçabilmiş, bilmem kaçıncı el kalplerimiz biliyordu. Neyi mi? Kalplerimiz birbirini gördüğünde gülümseyecekti. Sade bir "merhaba!" birbirimizden yoksun geçen otuzlu yılları barındıracaktı. O kadar çok anlatacağımız şey vardı ki Ay'ın tüm evreleri üzerimize düşecekti. Bir yıldız kayacak ve o andan sonra dilekler kimin umurunda olacaktı? Kalplerimiz çarpayazacaktı. Yaralarımıza üflemeyecek ama görmezden de gelmeyecektik. Çünkü onlar aynı yolda rastlaşmamıza sebep olmuş elem çiçeklerimizdi kabul. Çıktığım onca seyahatte aradığımı da aramadığımı da bulduğumu sanıyordum. Yalnızlığımı yine bir başka yalnızlıkla tamamlayabilecektim. Evvelce zaman önce yalnızlığımı anlayacağını düşündüğüm kalabalık ruhlara denk gelmiştim. Hâlbuki bu sefer iki yalnız tek bir yalınlıkta buluşacaktı. Belki de sadece bir sırt çantası ve tek gidiş bir bilet almaya cesaret etmeliydik o kadar basit o kadar derin bir mevzuydu.