Ben geldim desem nerelerdesin diye burun kıvırmaz mıydın
bana? Kıvırmazdın insanın evi hiç neredeydin diye sorgular mı? Hoş geldin der gibi
olmalısın. Hayat der gibi olmalıyım ben de. Anı biriktirmece içinde kaybolmuş
gibiydim. Değişiyorum üstat ve daha da ilginci bunu kanıtlayabiliyorum. Daha
önce okuduğum kitapları yeniden elime aldığımda her defasında kitaptan daha başka
yerlerin altını çizerken buluyorum kendimi. Halbuki daha önce aynı yerleri okurken
şuan çizdiğim satırları önemsememişim. Ne garip değil mi? Her gün yaşadığın anılar
sana başka satırların altını çizdiriyor. Başka yerler başka insanları,başka
deneyimler başka satırları doğuruyor.... Başkalaşıyorum her gün.. Her aynaya
baktığımda değişen yüz hatlarım gibi. Her gün eklenen yeni bir beyaz saç kadar
başkalaşıyorum her gün. Hata diye
sorguladığım yanlış seçimlerim miydi? Yoksa seçtiğim insanlar mı yanlıştı yoksa
yanlış yer yanlış zaman mıydı artık orasını hiç kurcalamıyorum. Benim için her zaman çok değerli kalacak bir
dostum şöyle demişti: " Upuzun bir yolda ilerliyoruz Deniz, bu yolda bazı
insanlar bize bir yere kadar eşlik edecek. Sonra ister istemez bir yol ayrımına
gelinecek. Gidenlere üzülme çünkü bir ileri yolda yenileri gelecek. Bazen de
yollarının ayrıldığı insanlarla başka bir yolda yeniden rastlaşacaksın kim
bilir" ..
Hayatımda çok şey değişiyordu ama bazı şeyleri heybemden hiç
eksiltmiyordum. Tıpkı yalnızlığım gibi. O da yaptığım seyahatler gibi bir
ibadete dönüşmüştü. Yeni insanlar tanıyıp acılar çekip sonunda oh demek için
yalnızlığımda nefes almaya koşuyordum... Herkesin yalnızlığıyla bir dönem
tanışacağı kesin. Kimi bunu yaşlılığında tadıyor, kimi çocukluğunda, kimi
gençliğinde. Bundan kaçmak mümkün değildi . Eric Fromm der ki :" Ortak-
yaşama bağlantısındaki kişi, başkalarıyla ilişki kurar ama ya bağımsızlığını
yitirir ya da bağımsızlığın ne demek olduğunu hiç bilemez ve asla kendi olamaz.
Yalnızlık korkusundan kendisini başka birinin bir parçası haline getirerek ya
onun tarafından yutulur ya da onu yutarak kurtulur." Tabi buna sırtını
dönmek istemeyip tüm evreni karşına almayı yeğleyenlerde vardı saygılar şelale.
Biriyle bir bütün olmayı belki bu yüzden
hiç istemedim . Kimse kimseyi yutmak
zorunda olmadan ortak zevklerde ayrı bireyler olarak kavuşamaz mıydık? Yalnızlığımın
ne kadar süreceği meçhul. Bu yüzden yalnızlığı hayatının bir yerinde tatmış ve
onun değerini bilen tıpkı yalnızlık sahip olduğum tek şey diyen Kafka gibi erdemli insanlarla yola devam ediyorum. Aslını
istersen sıfırlıyordum her şeyi, herkesi... Yaz geliyor malum İç Anadolu'yu da terk
etmeme çeyrek kala... Artık kokusu çıkmaya başlamış hiçbir ilişkiyi, hiçbir
dostluğu uzatmıyorum. Eskiden de uzatmazdım.. Son 5 yıldır öyle bir pis huy
edindim. Yaş ilerledikçe bazı şeylere arkanı dönüp gitmek eskisi kadar pek
kolay olmuyordu sırf bu yüzden artık bana yaramıyorsun Ankara. Bazen on dokuz yaşımdaki Deniz'e rastlıyorum
içimde.. Arada ellerimiz çarpıyor selamlaşıyoruz.. Bazen de " kumaşı geç
olsun güç olmasın olan kararlarımda beni çok sevdiğini söylüyor ....
Değişiyordum üstat üstelik bu sefer kırlangıçların göç etmesini bekleyemeyecek
kadar hızlı... Gökyüzünde az önce bir ördeğe benzettiğim bulutun iki dakika
sonra dağılıp yepyeni bir şekil alması gibi.....Aynı nehirde iki kez yıkanamamacasına Efesli
Heraklitos'a selam edercesine değişiyordum.