9 Mart 2016 Çarşamba

HAYATIMIZ #FİLTER OLMUŞ FOTOMUZ #NOFİLTER OLMUŞ KİME NE?

                   
                            
                        Selam  güzel insanlar "lar"diyerek genelledim ama pardon belki de özel olmak isteyenlerdensinizdir kim bilir. Genele dahil olmak sıkıcıdır çünkü. Rutini fragmanlara ayıran evrenimde, sıradanla sıradışıyı kesiştirememiştim bir türlü. Olamamıştı heterojen niteliklerin homojen bir birliği. Griyle hiç karşılaşamamıştım mesela ben.. Ya siyahtı ya beyaz, ya ateşti ya su... Sıradanlık yegane günahtır mottosuyla büyümemden mütevellit hep bir eşiklerdeydim.. Yirmi altı yıllık hayatımın değişmez bir parçasıdır her yeni tanıştığım insanın sıradan olamaması. Bazen trajik bazen de komik durumlara açtım tabi gözümü. Sonra dönüp kendi geçmişimi kantardan geçirdiğimde ortaya çıkan sonuçta pek sıradan değildi hani. Ne persona karmaşası yaşayanlar, ne şizofrenler, ne manik depresifler, ne sosyopatlar, ne takıntılı tipler gördük geçirdik... O vakit çuvaldızı batıralım bakalım kendi etimize dedim. Ben ne kadar normaldim ki ? Ya da marjinalin tanımı biz miydik? Sıradan zevklerim olmadı hiç, hayatta ne sıradanlaşıyorsa o hep irite etti beni. Belki bu yüzden hiç sıradan arkadaşlarım olamadı, sorunlarımız bile sıradan değildi. Sıradan sohbetlerim olamadı. Gerçek olamayacak kadar mükemmel adamların sıradışının içinde gizlendiğini düşünmüştüm ... Herhalde ondandır sevdiğim adamlar bile  hiç sıradan olamadı. Hep sıradışının kovalayıcısıydım. İnsanları seviş tarzım sıradan olmadığı gibi, insanlarca sıradan sevilmekte istemedim. Tekliğinde yegâneliği vardır dedim ve onun peşine düştüm. Halbuki kendimce ne kadar farklı yetilerim olsa da netice de sıradan yaradılışlıydım. Her insan gibi dünyaya fırlatılmıştım. Sıradışılık çoğu zaman anlaşılamamama sebep oldu dolayısıyla bende karşıdakileri çoğu zaman anlayamadım. Sıradışı olana duyduğum müthiş ilgi ne boyuttaysa o derece sıradışı yaralar aldım. Belki de bu yüzdendi kalp kapımı her önüme gelene açamayışım. An geldi devran döndü birşey değişti. Kalbim bir değirmende öğütüldü, un ufak oldu. Sıradaşından korkmaya ve kaçmaya başladım. Yüreğimin yorgunluğuna şahit, yanımda kalan  hiç beklemediğim bir sıradandı. Oydu meğer hayat boyu özlediğim, yaşamla tüm benliğiyle barışık olan. Sonra bir gün özendim sıradan olana. Her dengem değişti. Sıradan olanın sadeliği ve huzuruna iç geçirdim. Charles Bukowski yanılmış olabilir miydi gerçekten? Bukowski'nin koşar adım kaçmamızı tavsiye ettiği "ortalama insan" belki de en çok mutlu olan taraftı. Ortalama insandı sorgulamadan anın mutluluğuna savrulan. Öyle ya sıradışıyken zamanla herşey tükeniyor. Hiçbir şey sana ilginç gelmemeye başlıyor. 
                        Sıradışıydı asıl tüketmenin,tükenmenin fitilini ateşleyen. Zevk ve mutluluğa tabi olamayan. Kibirden burnu, Kaf Dağından daha öte bir dağ var mı acaba diye yeni keşiflere çıkan. Hep nereden bir hançer yiyeceğim diye tetikte bekleyen. İnsanlara karşı da en gerçek yüzünü ortaya koyamayan... Güven konusunun kenarından bile geçemeyen zira sıradışıydı hep narsist olan, erişilemeyen.  O aradığınız kişiye hiçbir zaman ulaşamadığınız, sizi hep daha sonra tekrar arayınız modunda bırakan. Çünkü o, eserekli hallerle gidendi. Belki de hiçbir zaman olmasını istediğiniz kalıba girmeyecektir. O kadar uzun zamandır sıradışı insanlarla bir aradaydım ki zamanla sıradışının ne kadar bayağılaşmaya başladığını anladım. Çok bayağıydık hepimiz beeee...... Karşıdan bir ayna tutsak kendimize, tiksinecek kadar hem de... Kusmasak mı dediğimiz anlar bile var mesela : Alkolü "cool adam" imajı için kullanan adamlardan, sanki yılları devirip acıları boncuk gibi ipe dizmişte  karşıdan onlara bakıyormuş gibi paylaşılan rakılı-mezeli masa fotoğraflarından, filozof edasıyla şiirlerden aşırılan satırların klişeleştirilmesinden, birinin hayatında sevgili olarak var olan ama bir türlü dürüst olmayan bir adamın cinsel tercihinin müphem bulgular taşımasından, güzelliğin geçici olup aptallığın baki kalacağı gerçeğinden bihaber Türk kahvesiz kitap okuyamayan entellektüel seksi kız imajlarından tiksindiğim kadar, herhalde dönerimin içinden hamamböceği çıksa o kadar tiksinmem. Throwback thursday  yok  anam flashback friday... Yaşadığımız her anı kısaltmalara doyamadık. Uzun ve anlamlı olan herşeyden kaçtık. Tbt,fbf,yds,oks,okb,amk... Dudağınızı daha dolgun gösterecek mat rujlardan ister misiniz ya da sizin neden arka lopçuklarınız Kim Kardashian'ın ki kadar olmasın reklamları...  Tepemizdeki büyük birader canım sen hayırdır yaa!!! Hele sen sıradışııı olan, o hep kaçtığın sıradanlığı bu seferde sen yaratmadın mı? Sıradışı olacağım derken kendini kocaman bir sıradan deryasında buluvermedin mi?  Eskiden dünyayı gezmek pekte kolay değildi o yüzden ülkeden çıkan herkes kendine farklı şeyler katarak fark yaratarak dönmüş olurdu. Şimdiyse o bile baydı. Çünkü oturduğumuz yerden bile gezebildiğimiz bir yüzyılın parçasıyız. Herkes çılgın birer gezgin oldu.. Her yerde şu şehre gidildiğinde yapılması gereken on şey başlıklı yazılar.. İyi de kime göre neye göre belirlendi o on madde.. Ben ki bilmediğim ülkede harita bile kullanmayacak kadar yönlendirilmeyi sevmeyen bir tipim. Senin belirlediğin on madde aslında benim kaçınmam gereken on madde olmalıydı. Bende keşfedilmemiş olanların peşine düştüm hep... Çocukluğumdan beri walkswagen t2 karavanının hastasıyımdır.  Son yıllarda o kadar moda haline geldi ki, bu kendi halinde bohem yaratılışlı sevimli minübüs bile kendi kendisinden soğudu...  Herkese aynı bakmak ,aynı hissetmek, aynı şekilde tavlamaya çalışmak,herkesin giydiği şeyleri giymek, herkesin beğeni furyalarına dahil olmak  bir o kadar komik bir o kadar ikirciklendirici... Asıl sıradan olan ortalama insan şimdi senin yanında ne kadar sıradışı kaldı farketmiyor musun? Anonim olabilmeyi göze alalım derken yolumuz şaştı neye dönüştüğümüzü bilemedik esasen.                      



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder